Tarihçe
08 Ekim 2019

Çorlu Trakya’nın merkezinde, plato yüzeyinin üzerindeki düzlükte yer alır. İlk Çağ insanlarının aradığı bütün coğrafi özelliklere sahip olan bu yerleşim yerine, Trak göçleriyle birlikte yerleşmeye ve tarıma açıldığı şüphesizdir. Nitekim yakın çevrede Prehistorik döneme inen yerleşme merkezlerinin ortaya çıkarılması, bu görüşü doğrulamaktadır. Bununla birlikte yeterince araştırma yapılmadığı için, Çorlu şehrinin kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi verilememektedir. Çorlu’nun adı ile ilgili çok değişik ifadelerde mevcuttur.
 
            Eski atlaslarda şehrin adı “Tzarylus”, ”Tzurulum”, ”Tzurulus”, Tzurule”, ”Tschurla”, ”Tziraltum” şeklinde geçmektedir. Bizans döneminde peyniri meşhur olduğu için, “Peynir Kasabası” anlamında “Tribiton” adı verilmekte, bazı eserlerde de “Sirello” şeklinde kayıtlara rastlanmaktadır. Halk arasında Çorlu adının çorak işe yaramaz anlamındaki “Çor” veya “Çur” dan kaynaklandığı, şehrin Türk’ler tarafından alınışı sırasında zorluklarla karşılaşıldığından “zor” kelimesine benzetme yapılarak “Çor” dan geldiği ifade edilmektedir. Roma zamanında Trakya’ da “Cohors III. Lucensum” adını taşıyan bir askeri birliğin bulunduğu ve bu birliğin tamamen Trak savaşçılarından oluştuğu bilinmektedir. Romalılar savaşlarda Trak’lardan yararlanıyor ve onlara “Cohors” Kıtalarında görev veriyorlardı. Buradaki “Cohors” kelimesi Çorlu Şehrinin adına son derece benzemektedir. Marmaraereğlisi’ nin hemen doğusundaki Kamaradere’ de ortaya çıkarılan tarihi belge, Çorlu hakkında en eski ve kesin bilgileri vermektedir. Kamaradere’ de ele geçen bir mezar kitabesinde “Burada iki defa Çorlu-Tzoulos idarecisi olan Sisinis gömülüdür” şeklinde kayıt mevcuttur. Sisinis’ in (814) yılında öldüğü göz önüne alınırsa, belgenin Bizans dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır. “Sisinis” Çorlu Kasabasında “Curator Civitatis” ünvanı ile idarecilik yapmış, başarılı olduğu için iki defa bu görevi üstlenmiştir. Çorlu’ nun adı ile yakından ilgisi olan “Curator” kelimesinin anlamı gerek Latin gerekse Grek alfabesinde “özen gösteren”, “dikkat eden” şeklinde verilmektedir. “Curator”, belediye büyüklüğüne gelen yerleşmelerde özel işlerle görevli kişilerin, diğer deyişle Belediye Başkanlarının ünvanıdır. Bu unvan 2. Yüzyılın sonunda Roma eyaletlerindeki şehirlerde Belediye Başkanları içinde kullanılmaktaydı.
                 
            Geniş sahaya yayılan Bizans İmparatorluğunda sınırları korumak için devamlı hudut muhafızları mevcuttu. Sınırdaki kuvvetler, özellikle cesur ve savaşçı uluslardan seçiliyordu. Kamaradere’de mezarı bulunan “Sisinis” in yaşadığı yıllarda Trakya, Bulgar Kralı Kurum’un ordularının tehdidi altındaydı. Giderek artan Bulgar baskısına karşı, bunları sınırdaki savunma noktalarına yerleştirmesi gayet doğaldır. 

Çorlu Şehrinin adının da bu sırada 9. Yüzyılın başında şekillenmesi kuvvetle muhtemeldir. “Çor” veya “Çur” terimi eski Türk boylarında yüksek rütbe veya unvan olarak kullanılmaktaydı. Aynı şekilde “Sisinis” kelimesinin de Bizans ordusunda yardımcı kuvvetler olarak bulunan Hun’ların veya Alan’ların kumandanlarına unvan olarak verildiği bilinmektedir. Gerek “Sisinis”, gerekse “Çor” Bizans kültürünün etkisi altında değişerek,”Sisinis” görevli memurun, “Çor” ise görevin yapıldığı sınır kalesinin adı olarak kullanılmaya başlamıştır. Böylece “Çor” veya Çur” dan, Çorlu şehrinin adı çıkmıştır. Yeni araştırmalarla ele geçirilecek belgeler, Çorlu şehrinin kuruluş tarihinin Roma ve Bizans’tan çok daha eskilere gittiğini kesin olarak gözler önüne sermektedir. 

            Bölgede tarih öncesi döneme ait buluntuların elde edilmiş olması, bölge tarihini ilk Tunç Çağına kadar götürmektedir. Bilinen en eski adı “Tzirallum” olan Çorlu, M.Ö. 1000 yıllarında Trako-Frigler’ in kurduğu koloni kentlerden biridir. Tarihin çeşitli dönemlerinde Frig-Yunan-İskit-Pers-Makedonya-Roma ve Bizans istilalarına uğramıştır. Zaman, zaman Hun, Avar ve Peçenek akınlarına da maruz kalmıştır. Ayrıca İstanbul üzerine çeşitli seferler düzenleyen Arap ordularının istilasına da uğramıştır. Kısaca;Trakya’nın yaşadığı her istiladan Çorlu.etkilenmiştir.

            Orta çağ’da burada Bizans’ı korumak için kullanılan “Tzirallum” kale kentinin bulunması İstanbul yolu üzerinde yer alan Çorlu’ya askeri bir önem kazandırmıştır. Osmanlı’lar döneminde ise Anadolu’dan Rumeli sınır boylarına kadar uzanan ana yol üzerinde konaklama yeri olmasından dolayı da önemli tarihi olaylara sahne olmuştur. Çorlu 1357 tarihinde I. Murad tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Süleyman Paşa ve Orhan Gazi’ nin ölümleri üzerine tekrar Bizans egemenliğine geçen Çorlu, 1361 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir. I. Murat’ ın emriyle Trakya’ daki öteki Bizans şehirlerine ibret olması maksadıyla burayı savunan Bizans’lılar ağır şekilde cezalandırılarak kale duvarları yıkılmıştır. Böylece “Tzirallum” un askeri önemi de ortadan kaldırılmıştır. Bu sert davranış hemen etkisini göstermiş ve Trakya’ nın fethi kolayca tamamlanmıştır.

            Çorlu, İmparatorluk döneminde ilk defa II. Beyazıt ile oğlu şehzade Selim, (Yavuz) arasında geçen baba-oğul savaşında yer almıştır. Şehzade Selim ile II. Beyazıt Çorlu yakınlarındaki Uğraşdere’ de karşılaşmış ve Şehzade Selim babasının kuvvetleri önünde yenilmiştir. 1512 de tahtını oğluna bırakan II. Beyazıt, Dimetoka Sarayına giderken Çorlu Konağında ölmüştür. Daha sonra Yavuz Sultan Selim’ de İstanbul’ dan Edirne’ ye giderken 21 Eylül 1520 tarihinde aynı topraklarda ölmüştür. Bu suretle II. Bayezıt Dimetoka’ ya, Yuvuz Sultan Selim’ de Edirne’ ye varamamıştır. Eylül 1676 da ise Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Çorlu ile Karıştıran arasındaki Karabiber Çiftliğinde vefat etmiştir. Çorlu 18. Yüzyılda Kırım’ dan uzaklaştırılan hanzadelerin ve girayların sürgün yerlerinden biri olmuştur. 1830 yılında Rumeli Beylerbeyliği kaldırılıp Edirne vilayeti kurulunca, Çorlu bu vilayetin Tekirdağ Sancağına bağlı bir kazası haline getirildi. 1870 de vilayetler örgütünün ıslahı sırasında durumunu olduğu gibi korudu. 1876 da geçici olarak Rus’ ların eline düştü. 1912-1913 Balkan Savaşlarının birinci devresinde Osmanlı Doğu Ordusu Kumandanlığı Karargahı Çorlu’da idi. 5-6 Aralık 1912 savaşlarından sonra Bulgar’ların eline geçti.

            Balkan Savaşlarının ikinci devresinde Edirne’ye doğru ilerleyen Türk Ordusu tarafından 15 Temmuz 1913 de kurtarıldı. Kurtuluş Savaşı sırasında ise Çorlu, 25 Temmuz 1920 de Yunan işgaline uğradı. 1918 yılından beri faaliyet gösteren ve Trakya’ nın kurtuluş savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurduğu çeteler büyük zafere kadar faaliyetlerine devam ettiler. 15 Ekim 1922 de Türk Jandarma Kuvvetleri tarafından kesin olarak kurtarıldı. Çorlu halen, II. Dünya Harbinden beri savunma bakımından önemli bir garnizon olma özelliğini devam ettirmektedir.